HİPERTROFİ

Direnç Antrenmanı: Hipertrofi vs Kuvvet Antrenmanı

Merhaba, Bu hafta blog yazımda, birçok kişinin direnç egzersizi yaparken aklını kurcalayan sorulardan bir tanesini cevaplamak istiyorum. Genel olarak, direnç egzersizi yapanlarda hipertrofi temelli mi? yoksa kuvvet temelli mi? antrenman yapmalıyım sorusu hakimdir. Büyük oranda siz de bu ikilemi yaşamış olabilirsiniz.  Peki gerçekten burada izlenmesi gereken stratejiler nelerdir?  Hipertrofi veya kuvvet temelli antrenman yapmanın etkileri farklı mı?  Muhtemel kazanımları, dezavantajları …

Direnç Antrenmanı: Hipertrofi vs Kuvvet Antrenmanı Read More »

Optimal Protein Tüketim Miktarı?

Protein tüketimi hemen herkesin merak ettiği konular arasındadır. Günlük tüketilmesi gereken optimal (en uygun) protein tüketim miktarının ne olduğu temel sorunsaldır. Bu sorunsalın yanıtı literatür açısından tam olarak belirli olmasa da genel kabul gören bazı referans değerlerinin olduğunu biliyoruz. Literatür incelendiğinde, protein tüketimi ile ilgili genel kabul gören tüketim oranı görece olarak sağlıklı sedanter kişilerin …

Optimal Protein Tüketim Miktarı? Read More »

HİPERTROFİK YANIT: VOLÜM PARADOKSU

Mekanistik olarak, uzun dinlenme aralıkları kas performansını arttırabilir. Bu artışın temel kaynağı kreatin havuzunda adenozin trifosfat restorasyonu ve resentez potansiyeli gösterilebilir. Literatür incelendiğinde, kreatin takviyeleri kas hipertrofisi ve performans üzerine etki edebilme kapasitesi bakımından genel kabul görmektedir (Buford ve ark., 2007; Figueiredo ve ark., 2018). Aynı zamanda, kreatinin direnç antrenman adaptasyonuna neden olan rasyonel mekanizmaları arasında daha yüksek yüklenme, daha fazla toplam çalışma kapasitesi ve yoğun egzersizleri uzun süre devam ettirebilme kapasitesi gösterilmektedir (Burke ve ark., 2000; Vanderberghe ve ark., 1997; Volek ve Rawson, 2004; Chrush ve ark., 2001; Devries ve Phillips, 2014).

Kas Gelişimi: Fizyoljik Yanıt Mekanizması

Besin azlığı veya antrenman sonrası azalan besin düzeyinin negatif protein dengesine neden olduğu vurgulanmaktadır. Negatif protein dengesi,  protein yıkımının protein yapımını aştığı ve çok az glikojen yenilenmesinin gerçekleştiği durum olarak ifade edilmektedir. Bundan dolayı, kuvvet çalışanlarının yağsız vücut ağırlığı ve kas dokusunda artış elde edebilmeleri için pozitif protein dengesi oluşturması gerekmektedir. Pozitif protein dengesi, protein sentezinin protein yıkımını aştığı yani anabolik sürecin baskın olduğu durumdur.

HİPERTROFİ PARADİGMASI

Son yapılan bilimsel araştırmalar, kas lifi türlerini, çoğunlukla, miyozin ağır zincir izoformuna (MHC) göre daha fazla çeşitlere ayırmaktadır; bu sınıflamalardan yaygın olarak kullanılanlar arasında, Tip I, Tip IIa ve Tip IIx gösterilmektedir. Ancak her ne kadar bu sınıflama yaygın olarak kullanılmasına rağmen, bu sınıflamanın iskelet kası sınıflaması açısından yetersiz kalacağı düşünülmektedir.

DİRENÇ ANTRENMANI: AKUT VE KRONİK HORMONAL YANITLAR

Direnç antrenmanlarını takiben anabolik hormonların salınımında artışlar olabileceği vurgulanmaktadır. Literatürde birçok çalışma hipertrofik etkiye sahip direnç antrenman türleri ile büyüme hormonu salınımı arasında güçlü ilişkiler olduğunu göstermektedir (Goto ve ark., 2005; Hakkinen ve Pakarinen, 1993; Pierce ve ark., 2006; Takano ve ark., 2005; Takarada ve ark., 2000). Bu nedenle, hipertrofik etkiye sahip direnç antrenmanları sonrası artan H+ birikiminden kaynaklanan asidoz artışının kas içi meta-botropik reseptörler (ökaryat hücrelerde membran reseptörü) tarafından uyarılan kemo-refleksler aracılığıyla büyüme hormonunun salgısında artışlar olduğu düşünülmektedir (Loenneke ve ark., 2010; Viru ve ark., 1998). Benzer şekilde, dolaşımda IGF-1 hormonu seviyesinde hipertrofik tipte yapılan direnç antrenmanları sonrası artışlar olabileceği savunulmaktadır (Kraemer ve ark., 1990, 1991).

HİPERTROFİDE HORMONAL YANITLAR (INSULIN)

Hipertrofide endokrin hormon sekresyonu (salınımı) son derece önemlidir. Hipertrofik yanıt üzerinde hormonal cevabın oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Bu noktada hipertrofik cevabın hormonlar açısından açıklanması konunun anlaşılmasına önemli katkılar sunacaktır. Endokrin hormonlar vücutta bazı bezler tarafından üretilen ve kan içine salındıktan sonra sarkolemma üzerinde veya sarkoplazma içinde bulunan hedef reseptörlere taşınmaktadır. Anabolik hormonların bazal konsantrasyon düzeyinin iskelet kaslarının hem rejenerasyonunu hem de büyüme durumunu etkilediğine dair oldukça güçlü kanıtlar göze çarpmaktadır

HİPERTROFİDE UYDU HÜCRELERİNİN ROLÜ

Temelde uydu hücrelerinin rolünün, iskelet kas fonksiyonu sağlığının sürdürülmesi olmasına rağmen tartışmalı bir şekilde uydu hücrelerinin egzersiz kaynaklı kas hipertrofisini kolaylaştıran bir rolü olduğu da büyük ölçüde kabul gören bir teoridir. Direnç egzersizi uygulanan araştırmalardan elde edilen bazı bulgular egzersiz kaynaklı artan hipertrofik cevabın uydu hücreleri ile ilişkili olabileceğini vurgulamaktadır. Literatürde, organizmanın büyüme faktörleri arasında uydu hücre cevabı oldukça kabul gören bir yaklaşım olarak göze çarpmaktadır. Aynı zamanda, iskelet kasının proliferasyonu kas fiberinin adaptasyonuna bağlı olduğu ve bu noktada uydu hücrelerinin çekirdeklerini kas fiberine aktararak bu süreci etkinleştirdiği de ifade edilmektedir.

MUHTEMEL HİPERTROFİ MEKANİZMALARI

Hipertrofi hem estetik hem de fonksiyonel amaçlarla fitness ve performans dünyasında arzu edilen en önemli konuların başında gelmektedir. Günümüzde hipertrofi vücut geliştirme sporu ile uğraşan amatörler/profesyoneller için planlanmış ilave kas kütlesi kazanımı ile ilişkilendirilmesine rağmen, sportif performansa olan katkılarından dolayı performans sporcuları ve genel sağlık düzeylerini korumak/geliştirmek isteyenler için de çok önemlidir. Hipertrofi (kasın enine kesit alanının büyümesi) kavramı çok eski zamanlara dayanmaktadır. Antik yunanda hipertrofi kavramı “ὑπέρ (aşırı) + τροφή (beslenme)” fazla beslenen anlamına gelmektedir. Modern tıp bilimi, hipertorfi kavramını bir organ veya dokunun parçalarının hacminin artışı olarak ifade etmektedir.

MİYOKİNLERİN (SİTOKİNLER) HİPERTROFİDEKİ ROLÜ

Son yıllarda birçok araştırma, özellikle direnç antrenmanları sonrası iskelet kasında antrenmana bağlı artış gösteren miyokin/sitokin varlığını göstermektedir. Bugün kullanılan miyokin terimi, 2003 yılında kullanımını öneren Dr. Bente Klarlund Pedersen ve çalışma arkadaşlarına atfedilmektedir. Literatür incelendiğinde ilk tanımlanan miyokinin “miyostatin”olduğu görülmektedir. Ancak, kas kasılmasına cevaben kan dolaşımına sekresyonu olan ilk miyokinin interlökün 6 (IL-6) olduğu tespit edilmiştir. Sitokinler, hücre içi ve arası iletişim (signalling) için son derece önemli küçük yapılı proteinlerdir. Sitokin salınımı etrafındaki hücrelerin davranışları üzerinde etkilere sahiptir. Ayrıca, sitokinlerin bağışıklık düzenleyici ajanlar olarak otokrin (kendi kendine sinyal gönderen) sinyalizasyon, parakrin (yerel etkili hormon, etrafındaki diğer küçük hücrelere sinyal gönderen) ve endokrin (yakın ve hedef hücrelere sinyal gönderen) sinyalleme gibi fonksiyonları olduğu ifade edilmektedir (Pillon ve ark., 2013; Pistilli ve Quinn, 2013). Egzersizin iskelet kası içinde bulunan bu sitokinlerin sentezini arttırdığı da bilinmektedir.