Hipertrofide endokrin hormon sekresyonu (salınımı) son derece önemlidir. Hipertrofik yanıt üzerinde hormonal cevabın oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Bu noktada hipertrofik cevabın hormonlar açısından açıklanması konunun anlaşılmasına önemli katkılar sunacaktır. Endokrin hormonlar vücutta bazı bezler tarafından üretilen ve kan içine salındıktan sonra sarkolemma üzerinde veya sarkoplazma içinde bulunan hedef reseptörlere taşınmaktadır. Anabolik hormonların bazal konsantrasyon düzeyinin iskelet kaslarının hem rejenerasyonunu hem de büyüme durumunu etkilediğine dair oldukça güçlü kanıtlar göze çarpmaktadır (Conboy ve ark., 2005). Literatür incelendiğinde anabolik etki düzeyine sahip bazı endokrin hormonlar (insülin benzeri büyüme faktörü 1, büyüme hormonu, testosteron, insülin gibi) bulunmaktadır (Schoenfeld, 2016).
İnsülin
İnsülin, pankreasın Langerhans (Paul Langerhans tarafından bulunduğu için böyle adlandırılmıştır) adacıklarında bulunan beta hücreleri tarafından peptid bir hormon olarak üretilmektedir. Literatür incelendiğinde, insülinin özellikle sağlıklı bireylerde enerji metabolizmasında görev aldığı (glikoz metabolizmasında) hatta glikozun hücrelere girişini, enerji döngüsünün sürdürülmesinde ve fazla glikozun yağ olarak depo edilmesi sırasında aktif görev aldığı bilinmektedir. Tüm bu önemli özelliklerinin yanında insülin aynı zamanda anabolik etkilere de sahiptir. İnsülin, protein çeviri sürecinin başlatılması ve sürdürülmesinde oldukça kritik öneme sahiptir. Bu kritik sürecin başlaması ve sürdürülmesinde insülin “Mammalian Target of Rapamycin” (mTOR olarak yaygın olarak kullanılır) aktivitesi yoluyla anabolik etkiye katkı sağlamaya çalışmaktadır. Bir serin/treonin protein kinazı olan mTOR aktivitesi, hücre büyümesinin düzenlenmesinde, kas hücresi içerisinde besin, oksijen ve enerji seviyesinin sürdürülmesi gibi oldukça önemli görevlere sahiptir. Bu noktada insülinin, direnç antrenmanları sonrası artan hipertrofik cevabı nasıl arttırdığına dair en güçlü kanıt protein yıkımı azaltıcı etkiye sahip olması gösterilmektedir (Denne ve ark., 1991; Gelfand ve Barrent, 1987; Heslin ve ark., 1992). Başka bir ifadeyle, proteoliz aktivitenin insülin aracılığıyla azaltılması şu ana kadar çok iyi anlaşılmamasına rağmen protein yıkımında yarattığı azaltma sonrası kasılan proteinlerin artışına neden olarak daha büyük hipertrofik cevabı arttırabileceğine inanılmaktadır (Schoenfeld, 2016). Bu noktada unutulmaması gereken önemli konuların başında, non-diyabetik olan kişilerin egzersiz sonrası insülin seviyelerinde çok az bir miktar değişim gözlemlenmektedir. Fakat, bu değişimi egzersiz öncesi besin durumu, egzersiz yoğunluğu, süresi gibi faktörler etkileyebilir.